Dün 14’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2009’da düzenlenecek Hilafet konulu bir toplantı nedeniyle Hizb-ut Tahrir üyesi 19 kişiye 119 yıl ceza verildi. Bugün Mazlumder konuyla ilgili bir rapor yayınlayacak.
Hizb-ut Tahrir yani Bağımsızlık Partisi’ni tanımam. Kopenhag’daki Türk caminin önünde Suriye’yle ilgili broşür dağıtan gençleri görmüştüm. Dağıttıkları Danca olduğu için içeriğini de bilmiyorum.
Google’a sorduğumuzda 2 milyon 430 bin sonuçtan ikinci sırada Wikipedia var. En azından belli standartları olduğu için nesnelliğine bir parça güvenebiliriz.
Bu arada evrenle internet arasındaki benzerliği fark ettiniz mi? Big Bang gibi tek noktadan başlayan internet bugün aynı evren gibidir. Google gibi teleskoplarla dahi erişebileceğiniz kısım internetin çok küçük bir bölümünü oluşturur.
Hatta “derin web”in yanında hiç erişilmez karanlık madde gibi “karanlık web” de mevcuttur. Web üzerindeki Wikipedia, YouTube, Facebook vs. gibi yığılmalar da aynı alegoriyle galaksiler ya da lokal gruplara benzetilebilir. Webde bir şey aradığınızda yani bir foton gönderdiğinizde bu yığılmalar sizi onlardan geçmeye mecbur bırakır.
Konumuza dönecek olursak Wikipedia’daki İngilizce Hizb-ut Tahrir maddesinde grubun amacı Müslümanların yaşadığı sorunların çözümü için Hilafet’in yeniden tesis edilmesi olarak özetliyor.
1953’te Kudüs’te El-Nabhani tarafından kurulan grup, 40’dan fazla ülkede mevcut ve 1 milyondan fazla üyesi olduğu tahmin ediliyor. Grup Batı’da serbest ancak neredeyse Endonezya ve Malezya hariç tüm Müslüman ülkelerde o ya da bu şekilde yasaklı.
“Müslümanım” diyene elinde “terörist” yaftasıyla koşturan ABD dahi Hizb-ut Tahrir’i “terör örgütü” olarak kabul etmiyor. Batı’da bir tek Almanya’da “İsrail yalakalıkları” nedeniyle Antisemit görülüp kamu faaliyetlerden yasaklanmış. Üye olmak hala serbest.
Müslüman ülkelerde durum facia. Özellikle Orta Asya’da ve Arap diktatörlükleri içerisinde neredeyse başlarına gelmeyen kalmamış. Hala da onlara yönelik sudan bahanelerle kovuşturmalar, yargısız infazlar, suikastlar ve işkenceler sürüyor.
Özbekistan’da İngiliz elçisi Craig Murroy, “namaz kılmayı bırakmayı” ve “İslam’dan dönmeyi reddeden” 2 Tahrir üyesinin “kaynayan suya batırılarak” öldürüldüğünü naaşlarını fotoğraflarını Glaskow Üniversitesi’ne göstererek belgelemiş.
Wikipedia’ya göre Türkiye’de yasaklı olmasına rağmen hala faaliyetini sürdürüyor. Ergenekon Davası’nda tutuklu Mehmet Ali Çelebi’nin Tahrir’le ilişkisi olduğu ve 2008’deki 5 grup üyesinin tutuklanmasına neden olduğu da eklenen diğer bir bilgi.
Türkiye’de “kan dökmüş” PKK’lı teröristlere aftan bahsedilirken, Batı’da haklarında şiddete başvurduklarına dair tek bir kanıt bulunamayan Hizb-ut Tahrir davası gerçekten garip.
Müslüman ülkeler neden Hilafet’ten korkuyor? Kişisel olarak Hilafet’in bir ütopya olduğuna inanıyorum. Ayrıca Hz. Peygamber’i görmüş ve vahiy meleğiyle aynı ortamda bulunmuş Müslümanlar arasındaki Hilafet konusunu ilk fitne olarak görebiliriz ve o bölünme bugün Sünni-Şia olarak devam ediyor.
..........
Yine de insanların Hilafeti amaç edinip bunun peşinde koşması çok normal karşılanması gerekir. Belki de Müslüman ülkelerde zulüm görmelerinin nedeni de budur. Başımızdaki yüceltilmişler yani siyasetçiler, “hilafet getirilecekse biz getiririz”, “Halife olacaksa ben olurum” gibisinden bir enaniyet içinde bile olabilirler.
Tüm bu dünyevi kavramlarla ilgili tartışmalarda bir nokta gözden kaçıyormuş gibi gelir. Allah inananlara dünyayı bir “miras” olarak vadetmiştir. Hüküm Günü’nden önce arzın inananların olacağına dair bir taahhüt yoktur.
Aksine “biz kimsenin göğsünde iki kalp yaratmadık” diyerek hem dünya hem ahiretin peşinde koşulamayacağı net olarak vurgulanmıştır. Tüm peygamberlerin, sadıkların ve salihlerin hayatı dünyanın ve dünyeviliğin bir reddiyesi değil midir?
Benim adıma ne benden yetki aldığını (demokrasi) ne de Allah’tan aldığını (hilafet) iddia ederek birilerinin birileri üzerinde hakimiyet iddia etmesine karşıyım.
Yine de insanların demokrasinin peşinde koştukları gibi hilafeti amaç edinmelerinin yasaklanmasını anlamlı bulmuyorum. Nihayetinde dünyanın tüm faniliğinde gitmek istediğiniz nokta değil gitme şekliniz ahiretin ebediyetinde geçer akçe olacak.
Oğuz Eser
https://www.timeturk.com/tr/makale/oguz-eser/musluman-ulkelerin-hizb-ut-tahrir-le-dertleri-ne.html