Muharrem Coşkun’un moderatörlüğünde Akit TV’de yayınlanan Kırmızı Masa programında, Hizb-ut Tahrir ve Hilafet konuşuldu.
Muharrem Coşkun’un moderatörlüğünde Akit TV’de yayınlanan Kırmızı Masa programında, Hizb-ut Tahrir ve Hilafet konuşuldu.
Değişim TV Siyasi Bakışlar programında, Yargıtay tarafından Hizb-ut Tahrir davasında verilen beraat kararı konuşuldu.
Köklü Değişim Dergisinden bir heyet, İlke Haber Ajansı ve Urfanın Nabzı Haber Sitesini ziyaret ederek yapılmayan konferanstan dolayı Hizb-ut Tahrir üyelerine verilen cezalara tepki gösterdi.
ÖzgürDer Genel Başkanı Rıdvan Kaya "Yargıtay'ın 2004 yılında verdiği karar üzerinden pek çok zulüm üretiliyor. Yargıtay'ın 2004 ve öncesinde verdiği o kadar çok zulüm kararı var ki! Bu kararlardan bugün ki iktidarı temsil edenlerin kendileri de muzdarib oldular. Yargıtay kararı balyoz davasında da vardı, ve bu karar bozuldu, darbeye teşebbüs eden insanlar dışarı çıktılar. Yargıtay kararını bize alın yazısı gibi, kutsal hüküm gibi sunuyorlar. Yargıtay 2004 yılında yanlış karar vermiştir. Bu kararın değişmesi lazım. Adalet bakanlığının buna müdahale etmesi lazım"
MazlumDer Genel Başkanı Av. Kaya Kartal "Anayasa Mahkemesi mevcut gerekçelerle Hizb-ut Tahrir'in terör örgütü sayılamayacağına ifade ederek hak ihlali kararı verdi. Bazı mahkemeler bu karara uyup yeniden yargılama kararları verdi bazı yerel mahkemeler reddetti bazıları beraat ile sonuçlandı bazı dosyalarda ise tekrar aynı cezalar verildi. 9 ayrı hak ihlali kararına rağmen halen ceza veriliyor olması hukuk açısından facia niteliğinde."
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Büro Başkanı Mahmut Kar "2017 yılında Yargıtay, 137 kişinin toplamda 715 yıl cezasını onadı. 2018 yılında Anayasa Mahkemesinden 9 ayrı hak ihlali kararı çıktı ve yeniden yargılama süreçleri başladı. Ağırlıklı olarak dosyalarda beraat kararları çıktı, ancak Anayasa Mahkemesinin ihlal kararını dikkate almayan ve eski cezaları vermeye devam eden mahkemeler de var. Bu Mahkemelerden Yargıtay'a giden 10 ayrı dosyada 33 kişi 140 yıla yakın ceza ile yargılanıyor."
Avukat Mustafa Kocamanbaş "Anayasa Mahkemesinin yeniden yargılama kararlarına rağmen siyasi kararlar veriliyor. İdeolojik karar veren mahkemeler var. Biz onlardan hukuki değerlendirmeler beklerken 'Biz düşündük taşındık Hizb-ut Tahrir'in terör örgütü olduğunu düşünüyoruz o yüzden ceza verdik' diyorlar."
Rıdvan Kaya "Cumhuriyet'in kuruluşundan beri başlayan hukuksuzluk sistematik bir şekilde devam ediyor. Hizb ut Tahrir davaları da bu hukuksuzlukların ete kemiğe bürünmüş bir hali. Adalet anlamında ilahi emirlere uygun bir ortamın olmadığını biliyoruz ama en azından kendi hukukunuza uyun diyoruz!"
MazlumDer Genel Başkanı Av. Kaya Kartal "Yargı önemli bir kriz içinde. Özellikle siyasi muhalifler söz konusu olduğunda bir sopa halini alıyor maalesef."
"Hizb-ut Tahrir dün silah kullanmadığı gibi bugün de kullanmaz ve yarın da kullanmayacaktır. Zira o, İslâmi siyasi bir partidir ve İslâm toplumunu oluşturmaya çalışmaktadır. Toplumların değişimi silahla olmaz."
Akit Tv ana haber bülteninde Hizb-ut Tahrir'e yönelik yargının verdiği keyfi cezalar konuşuldu.
Akit Tv haber koordinatörü Muharrem Coşkun Hizbut Tahrir'in düzenlemek istediği fakat yaptırılmayan Hilafet konferansı sonrası verilen ağır cezalar hakkında konuştu.
Bizler bu yargılama biçiminin baştan beri hukuki değil, siyasi olduğunu hep söylüyoruz. Aslında AYM kararına bile ihtiyaç olmadan, sadece 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası (TMK) göz önünde bulundurulsa, bu yasada sayılan cebir, şiddet vb. yöntemlerin, Emniyet bilgi notlarında da yer aldığı gibi, hiçbir şekilde faaliyetlerimizde yer almadığı aşikardı.
İstanbul’da 5 Mart 2017 tarihinde yapılması planlanan ancak mülki idarenin izin vermemesi sebebiyle gerçekleşmeyen Hilafet Konferansı ile ilgili yargılamada İstinaf Mahkemesi hiçbir gerekçe göstermeden yerel mahkemenin verdiği ceza kararına yapılan itirazı reddetti.
Türkiye’de dünden bugüne devam eden Hizb-ut Tahrir Yargılamalarını Anayasa Mahkemesi Kararları bağlamında masaya yatırıldı.
İstanbul, Bursa, Ankara derken şimdi de Hilafet istedikleri için Şanlıurfa’da Müslümanlara yönelik gözaltılar yapıldı.
İstanbul ve Bursa'dan sonra şimdi de Ankara’da Hilâfet videosu için evlere baskın ve gözaltılar yapıldı.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yapıldığı gibi yine "Hilafet" videosu çekimleri gerekçe gösterilerek Bursa İnegöl'de Müslümanlara baskın ve gözaltılar yapıldı
20 Eylül 2020 tarihinde Antalya'da gözaltına alınıp 8 günlük gözaltı sonrasında tutuklanan 11 Hizb-ut Tahrir mensubu Müslüman bugün (19 Şubat 2021) tarihinde yapılan ilk duruşmada tahliye edildiler.
Daha önce hem dosyanın bulunduğu İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne hem de üst mahkeme olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne Anayasa Mahkemesi Hak İhlali kararı gerekçe gösterilerek verilen yeniden yargılama talep dilekçeleri reddedilen Ömer GÖK hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bugün itibariyle (02.02.2021) hükmün infazının durdurulması kararı verdi.
Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra, Yargıtay tarafından cezaları onanmış olan Hizb-ut Tahrir mensuplarının dosyalarının hemen kapanması, şu anda cezaevinde bulunan Hizb-ut Tahrir mensuplarına da bu kararın emsal teşkil ettirilmesi suretiyle bu kardeşlerimizin hemen serbest bırakılmaları gerekirken; bırakın cezaevindekilerin çıkarılmasını, yeni kardeşlerimiz bu karara rağmen maalesef tutuklanıp cezaevine gönderildiler. Hatta şu an cezaevinde yatan kardeşlerimizden bazıları bu kararı emsal göstererek tahliye edilmeleri için yerel mahkemelere başvurmuş fakat mahkemelerden ret cevabı almışlardır.
Anayasa Mahkemesi’nin, Yılmaz Çelik'in Hizb-ut Tahrir’e üyelik suçlamasıyla ilgili verdiği hak ihlali kararını Ankara 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi tanımadı.
Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hizb-ut Tahrir hakkında dikkat çekici bir karar verdi. Yargıtay’ın daha önce Hizb-ut Tahrir hakkında vermiş olduğu kararın eleştirildiği ve Anayasa Mahkemesi tarafından bazı Hizb-ut Tahrir üyeleri hakkında verilen hak ihlali ve yeniden yargılama kararlarına atıf yapılan mahkeme kararında, Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti oy birliğiyle sanık Mücahit Bozkır’ın beraatına karar verdi.
Mahmut Kar Rehber TV’de katıldığı canlı yayında Hizb-ut Tahirir’e uygulanan sistematik yargı zulmüne ve son olarak savcılığın gerçekleşmemiş konferans için istediği 52,5 yıllık hapis cezası ile giriştiği hukuk katliamına değindi.
Köklü Değişim Medya Genel Koordinatörü ve Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Hizb-ut Tahirir’e karşı uygulanan sistematik yargı zulmünü ve son olarak savcılığın engellenen “Dünya Hilafete Neden Muhtaç” konferansı konuşmacıları için istediği 52,5 yıllık hapis cezasıyla imza attığı hukuk skandalını Rehber TV ve İLKHA’ya değerlendirdi.
Yahu, olur da iş oraya varırsa, orasına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi filan bakar; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve diğer ilgili makamların, mutasavver hilafet devletine yakıştırdıkları muhayyel bir uluslararası hukuk meselesini dert ederek, şiddetin ş’sine dahî bulaşmayan Hizb-ut Tahrir’e terörist yaftası yapıştırması, dünyanın hilafete muhtaç olduğu fikrini örgütlü bir şekilde savunuyorlar diye insanlara terörist muamelesi yapması olacak şey mi?
Geçtiğimiz hafta Antalya’da gözaltına alınan 14 masum Müslümandan 11’i sırf fikir ve düşünceleri yüzünden çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Türkiye'nin birçok şehrinde olduğu gibi Antalya'da da fikrî ve siyasi olarak İslâmi davet çalışması yürüten , cebir ve şiddete bulaşmadığı emniyet ve istihbarat raporlarıyla ispatlanan ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararlarına rağmen Hizb-ut Tahrir’e yönelik zulüm sürdürülüyor.
Hizb-ut Tahrir yargılamalarından defalarca kez tutuklanıp yargılanan ve haksız yere hapse mahkum edilen Haluk Özdoğan'ın eşi Sema Dilek Özdoğan yaşadıkları yargı zulmünü Değişim TV'de yayınlanan Hayata Dair programında anlattı.
25 Haziran 2019 tarihinde Aydın ve İzmir'de Hizb-ut Tahrir'e yönelik yargı zulmü yeni operasyonlar ile devam etti.
Suskunluğun Kırılma Noktası'nda bu hafta "Af tartışmaları ve Hizb-ut Tahrir Yargılamaları" konuşuldu. Bu hafta ki programa Avukat Mustafa Kocamanbaş ve Mazlumder Genel Sekreteri Avukat Kaya Kartal konuk oldu.
Sadece Türkiye’de değil faaliyet yürüttüğü hiçbir ülkede silahlı bir eyleme, gizli bir örgütlenme mantığına tevessül etmez. Üstelik silah, şiddet ve gizlilikten uzak durma konusunda Hizb-ut Tahrir’in tavrı konjonktürel değil tamamen ilkeseldir.
Buyurun, buradan yakın! ‘Tamam, şiddeti reddediyorlar; ama aslında şiddete yönelmeleri gerekir’ diyen ve bu kafayla mahkûmiyet kararları veren mahkemeler…
Cebir ve şiddet yöntemini çalışma metodu olarak asla kabul etmemesine, bugüne kadar maddi hiç bir eylemi olmamasına, aksine fikrî ve siyasi bir çalışma yapmasına rağmen, Hilâfet düşüncesini topluma davet olarak taşıdığı için Hizb-ut Tahrir ile çalışan Müslümanlar dünden bugüne hep ağır hukuksuzluklar ile karşı karşıya kaldılar.
Hal böyle iken bizim yüksek yargı kurumumuz, kanunlara, içtihatlara ve evrensel hukuk ilkelerine göre değil, (Azınlık Raporu filminin senaristinin kulaklarını çınlatalım) önlerindeki küreye bakarak mucizevi kehanet yeteneklerine göre karar verdikleri için Hizb’ut Tahrir’in terör örgütü olduğuna karar verebiliyor.
Anayasa Mahkemesi’nin hakkında Hak İhlali Kararı ve yeniden yargılama kararı verdiği Yılmaz Çelik’in Tahliye edildi ve Yılmaz Çelik Değişim TV'de Siyasi Bakışlar Programına konuk olarak yargı zulmünü değerlendirdi. Yılmaz ÇELİK'in avukatı Mustafa KOCAMANBAŞ'da programa bağlanarak süreci hukuki olarak değerlendirdi.
Nihayet, AYM çıkıyor ve ilk derece mahkemelerine ve Yargıtay’a şunu diyor: Hele bi’ anlatın, Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü olduğuna nasıl karar verdiniz? Çünkü tek bir şiddet eylemleri tespit edilmiş değil. Şiddete teşvik eden kışkırtıcı söylem söz konusu değil. Bu nasıl terör örgütü belli değil.
Av. Mustafa Kocamanbaş, AYM'nin Hizb-ut Tahrir Kararını Akit Tv'ye Değerlendirdi.
Yani diyor ki, şimdiye kadar hiç şiddet kullanmadılar ama ilerde bir gün kullanabilirler. Bir tarafta bizim bilgisayarcı Bülent, ‘gelecekte bir gün şiddet kullanabilir belki’ diye 7.5 yıla mahkum edilip cezaevine gönderiliyor. Diğer tarafta da ülke, MHP’nin af önerisini konuşuyor. Cezaevlerindeki gayri insani koşullar, sıkışıklık gerekçe gösterilerek…
Bülent Kurşun, Mustafa Patan, Yılmaz Çelik, Murat Savaş ve onlarca Hizb-ut Tahrir üyesi genç bir gün mutlaka özgürlüğüne kavuşacak. Onlar, başlarına gelen bu musibetin Allah Subhanehu Ve Teâlâ’nın bir imtihanı olduğunun farkındalar. Tabii zalimler için de bu bir imtihan. Öyle bir imtihan ki bugün kendilerine ceza veren hâkimlerle aynı cezaevlerinde kalıyorlar. Bu yiğit gençler, tutuklanırken nasıl ki başlarını önlerine eğmedilerse, çıktıklarında da öylece başları dik bir şekilde çıkacaklar.
Adı Murat SAVAŞ, O bu yola girip İslâm davetini taşımaya başladığında hiçbir şeyin kolay olmayacağını biliyordu; hayatın güllük gülistanlık geçeceğini düşünmüyordu. Zira taşıdığı davet İslâm davetiydi; sünnetullah böyleydi. Ve sıkıntılı ve meşakkatli bir hayat onu karşıladı, imtihanlarla dolu bir sürece muhatap oldu.
Akit TV "28 Şubat'ın Gizli Kahramanları" isimli bir belgesel hazırlayıp yayınladı. Belgeselde Hizb-ut Tahrir'e yönelik yargı zulmü de anlatıldı.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut KAR, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin Hizb-ut Tahrir yargılamalarında aldığı hukuk dışı onama kararlarını Akit TV'ye değerlendirdi.
Değişim TV Suskunluğun Kırılma Noktası programında "28 Şubat ve Yargı Zulmü" Belgeseli yayınlandı.
28 Şubat yargı mağdurlarından Sevgül Kurtuş anlatıyor: “Bizim davalarımıza bakan hakimler ve savcılar FETÖ’den cezaevinde. 15 Temmuz’dan sonra dosyalarımızın onaylanmayacağını bekliyorduk.
Hizb-ut Tahrir yargılamalarından defalarca kez tutuklanan ve haksız yere ceza verilen Haluk ÖZDOĞAN'ın eşi Sema Dilek Özdoğan yargı zulmü hakkında röportaj verdi.
Peki hilafet propagandası yasak mı? Değil. İfade hürriyetine girmiyor mu bu? Giriyor. Öyleyse bu adamların zindanda ne işi var kardeşim? (…)
Ya kapitalizmin hayata hâkim olma metodu olan demokrasi yolumu kesecekti ya da bugün beni suçladığınız Marksist Leninist’lerin kullandığı cebir ve şiddet beni savuracaktı. Allah’a hamd olsun, Hizb-ut Tahrir imdadıma yetişti. Beni her iki haram metottan korudu. Bana Nübüvvet metodunu öğretti.
Bu kararlar ile Müslümanlara bir kez daha ‘düşman ceza hukuku’ uygulanmıştır. Bu kararlar, darbe dönemlerinde verilen cezaların bile üzerinde ağır cezalardır. Bu kararlar, Cumhuriyet tarihinin kara bir lekesi olan İstiklal Mahkemeleri’nin devamı niteliğinde olan kararlardır. Bu kararlar, Müslümanlara karşı hukukun uygulanmadığının, düşman ceza hukukunun uygulandığının somut göstergesidir. Hiçbir insaf, vicdan sahibi kişi bu kararların hukukla, adaletle, yasa ile ilgili olduğunu iddia edemez…
8 Şubat Yargı Kararlarının İptal Edilmesi talebiyle Mazlumder'in 28 Şubat 2018 tarihine kadar her Çarşamba bütün şubeleri ile eş zamanlı olarak yapmaya karar verdiği basın açıklamaları dizisi bugün başladı.
Hilal TV'de yayınlanan Sözü Esirgemeden Programında Bahadır Kurbanoğlu, ATO Başkanı Sinan Aygün'e bayram tebriği gönderdiği için Hizb-ut Tahrir yargılamalarından haksız yere hapse mahkum edilen Yılmaz ÇELİK'in trajikomik yargılama süreçlerini gündemine aldı.
Hilal TV’de Bahadır Kurbanoğlu tarafından hazırlanan Sözü Esirgemeden programına Avukat Kaya Kartal ve Mahmut Kar konuk oldu. Programda Hizb-ut Tahrir ve 28 Şubat yargılamaları konuşuldu.
Bu kimseler kendilerini de ailelerini de toplumdan soyutlayan kimselerden değildir. Kimliklerini, fikirlerini gizlemezler, takiyye yapmazlar, yer altında yaşamazlar. Ne suyun üzerinde yürürler, nede suyun üzerinde yürütürler.
İnsanın canını acıtan ve öfkelendiren günlerden geçiyoruz. 15 Temmuz’da vatanı işgal teşebbüsüne yeltenip halkı katledenlerin değil de işgalciye direnen Müslüman Anadolu halkının yargılanması konuşuluyor.
Hilal TV’de yayımlanan ‘Sözü Esirgemeden’ programının yapımcısı Bahadır Kurbanoğlu, Hizb-ut Tahrirli 20 kişiye verilen 165,5 yıllık yeni Yargıtay onamalarını kınadı.
FETÖ tarafından Hizb-ut Tahrirli Müslümanlara yönelik tezgâhlanan hukuk cinayetini Yeni Akit Gazetesi manşetine taşımıştı. Bu önemli konu önceki gün büyük haber kanallarınca Türkiye gündemine taşındı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyelerinden Yargıç Mustafa Kurtaran, Hizb-ut Tahrir ile ilgili Yargıtay'ın verdiği onama kararına muhalefet şerhi koydu ve red oyu verdi. Hizb-ut Tahrir'in Terör Örgütü Kapsamında değerlendirilemeyeceğini 38 sayfalık muhalefet şerhi ile detaylandırdı. Bahadır Kurbanoğlu bu hukuk dersi niteliğindeki bu muhalefet şerhini Hilal TV'de Sözü Esirgemeden programında değerlendirdi.
Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Müdürlüğü, mahkemelere öteden beri sunduğu raporlarda ‘Bu örgütün şiddetle alâkası yok’ deyip duruyor ama Hizb-ut Tahrir üyeliği yine de suç sayılıyor. Niçin ama, niçin? Bir ara “silahsız terör örgütü” tanımı vardı kanunda; o tanıma da uymuyor bu örgüt. FETÖ gibi, devlete adam sokmak için sınav sorularını mı çalmış? Paralel devletçiliğe mi tevessül etmiş? Hükümeti devirmek için sinsice tezgâhlar mı kurmuş?
Hilal TV'de Bahadır Kurbanoğlu tarafından hazırlanıp sunulan Sözü Esirgemeden programında Hizb-ut Tahrir yargılamalarındaki hukuk dışı uygulamalar gündeme getirildi.
Grubun, yayınlarında faaliyetlerinde ve 60 yıllık geçmişinde cebir ve şiddete başvurmadıklarını ve asla başvurmayacaklarını beyan etmesi işe yaramıyor. Sadece yürürlükteki kanunlar değil bu davalar kapsamında Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Dr. Ümit Kardaş ve Doç. Dr. Türkan Sançar’dan alınan ve yargılamaların usulsüz olduğunu belgeleyen bilimsel raporlar da ezilip geçiliyor.
Hizb-ut Tahrir Türkiye tarafından 05 Mart 2017 tarihinde İstanbul'da düzenlenmesi planlanan ‘Dünya Hilafet'e Neden Muhtaç?' temalı konferans konferansa iki gün kala iptal edildi. Konferans iptalinin ardından Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar ve Köklü Değişim Dergisi Yazarı Osman Yıldız gözaltına alındı.
28 Şubat sürecinde İslami kimliğinden ötürü yargılanan Müslüman tutsakların ve ailelerinin yaşadıkları zulmü belgeleyen bir yapım olan, yönetmenliğini Kevser Çakır Demir’in yaptığı “Derdest” belgeselinin ilk gösterimi yapıldı. Gösterim için tertiplenen programda Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut KAR'da katılarak bir konuşma yaptı.
Kendilerine göre eğitim modelleri, enerji politikaları ve dış politika stratejileri var. Modellerini, düşüncelerini hiçbir zora koşmadan insanlara anlatmak ve onları ikna etmek istiyorlar.
Ayhan Aladağ ile alakalı sosyal medya üzerinden “Ayhan Aladağ serbest bırakılsın. Hemen şimdi!” başlıklı bir kampanya başlatıldı. kokludegisim.net Erzurum’da yaşayan ve arabasında birkaç adet İslam Nizamı adlı kitap bulundurduğu için tutuklanan Ayhan Aladağ ile alakalı sosyal medya üzerinden “Ayhan Aladağ serbest bırakılsın. Hemen şimdi!” başlıklı bir kampanya başlatıldı.
Aralarında Avrupa ülkeleri ve ABD'nin olduğu 40'a yakın ülkede örgütlü olan partinin 1953'ten beri kayıtlara geşmiş hiçbir şiddet eylemi yok. Hatta herkesin silahlandığı Suriye'de bile parti hâlâ bu sivil çizgisini koruyor.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı ve Köklü Değişim Dergisi yazarı Sayın Mahmut KAR 18 Aralık 2014 tarihinde saat: 15.10’da TV5’te “Günden Yansıyanlar” programına konuk olarak Hizb-ut Tahrir’e yönelik yargı zulmü ve Hükümet-Cemaat çatışmasını değerlendirdi.
Hizb-ut Tahrir’li Müslümanlara Yargı Zulmü derken şimdide polis zulmü eklendi. Dün akşam saatlerinde 6 Hizb-ut Tahrir’li Müslüman, Yargı Zulmune Dur De! kampanyası çerçevesinde Ankara’nın Keçiören ilçesi, Dutluk semtinde İmza standı açtı. Ardından polis ekipleri gelerek herhangi bir uyarıda bulunmadan apar topar gözaltı işlemi gerçekleştirdi. Olayın duyulmasının ardından Sosyal Medya’dan birbirleri ile iletişime geçen Müslümanlar büyük kalabalıklarla Keçiören İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde toplandı.
Bu şiir Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu için 5 kez tutuklanan ve hapse atılan bir babanın kızından kendisine ithaftır. Baba, Hizb-ut Tahrir davalarından 5 defa tutuklanmış ve toplamda 15 yıl ceza almıştır.
Dedik ya! Delinin biri kuyuya taş atmış. 11. Ağır Ceza Mahkemesi niyet okuyarak ve herhalde Azınlık Raporu filminden ciddi anlamda etkilenerek kararlar alıyor.
Bu film, Hizb-ut Tahrir davalarında yargılanan, ceza alan, Emniyet ve medya işbirliğiyle terörist olarak gösterilen Hizb-ut Tahrirli Müslümanların hayatından bir kesiti ele almaktadır...
Hizb-ut Tahrir'e yönelik yargı zulmünün en büyük mağdurları kuşkusuz Hizb-ut Tahrirli Müslümanların çocuklarıdır. Bu kısa film çocukların gözünden babalarının tutuklanmasını anlatmaktadır.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Sayın Mahmut Kar, TV5’de yayınlanan Murat Kadir Öztürk’ün sunduğu “Günden Yansıyanlar” adlı programa konuk oldu. Kar, Hizb-ut Tahrir ve Hizb-ut Tahrir’e yönelik uygulanan hukuksuzluklar hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
'Hizb-ut Tahrir'e yönelik yargı zulmüne dur de' konulu medya bilgilendirme toplantısı için çağrı.
Yargıtay 9. Dairesi 2008"de Hizb-ut Tahrir sanıklarının gözlerinin içine bakıp "bunların niyeti niyet değil" diyerek o kararı almış. Şimdi mahkemeler görüş sorduğunda emniyet "bizce terör örgütü değil, lakin Yargıtay 9. Ceza Dairesi"nin ekteki kararına göre..." diyerek veriyor raporu.
Özbekistan’da İngiliz elçisi Craig Murroy, “namaz kılmayı bırakmayı” ve “İslam’dan dönmeyi reddeden” 2 Tahrir üyesinin “kaynayan suya batırılarak” öldürüldüğünü naaşlarını fotoğraflarını Glaskow Üniversitesi’ne göstererek belgelemiş.
Ve devreye Yargıtay giriyor. Adana 2 Nolu DGM’nin yukarıda zikrettiğimiz beraat kararının temyiz edilmesi üzerine önüne gelen dosyaya ilişkin olarak Yargıtay 9. Ceza Dairesi 19.04.2004 tarihinde Hizbut Tahrir örgütünün TMK’nın 1. Maddesinde tarif edilen terör örgütü tanımına uyduğunu söyleyerek beraat kararını bozup, dosyayı geri gönderiyor. Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyeleri iddialarını kanıtlayacak ya da destekleyecek herhangi bir çaba içerisine girmiyorlar. Böyledir deyip geçiyorlar. İzaha gerektirmeyen bir durum söz konusu demek ki!