Yargı Mağduru Müslümanlar Hukuk Arıyor

Yargı Mağduru Müslümanlar Hukuk Arıyor
Sosyal medyada paylaş: Facebook Twitter WhatsApp Telegram

Yargı Mağduru Müslümanlar Hukuk Arıyor

Bağımsızlığı her daim sorgulanan Yargı’nın geçmişten bugüne özellikle de son 15 yıllık süreçte almış olduğu hukuksuz kararlarla alakalı İstanbul Reşadiye hotel’de basın açıklaması yapıldı.
Bağımsızlığı her daim sorgulanan Yargı’nın geçmişten bugüne özellikle de son 15 yıllık süreçte almış olduğu hukuksuz kararlarla alakalı basın açıklaması yapıldı. Toplantıda Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri, haksızlığa uğramış Müslümanlar ve avukatlar da birer açıklama yaptılar.

Toplantıya; Hizb-ut Tahrir Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Hüda Par İstanbul İl Başkanı ErdalElibüyük, Mazlumder Av. Kaya Kartal, Akıncılar Derneği Başkanı Mehmet Şahin, Özgürder Av. Yılmaz Çakır, Av. Necip Kibar, Akdav Vakfı Nürettin Kayan, VasatDavası Av. Hüseyin Kurşun, Araştırmacı Yazar Burak Çileli, Araştırmacı Yazar Abdulkadir Şen ve Medya Times Genel Yayın Yönetmeni Hayati Sedef katıldı.

Basın açıklamasını Hizb-ut Tahrir Medya Bürosu Başkanı Sayın Mahmut Kar okudu.
Kar; “Yargı sistemi 2000’li yılların başına kadar rejimi koruma adına hukuku çiğnemiş ve düşman olarak gördüğü tüm kesimleri, özellikle de Müslümanları haksız yere hukuk dışı yargılamalar ile mahkûm etmiştir. Son 15 yıl içerisinde ise önce “Paralel Devlet Yapılanması” daha sonra “FETÖ” olarakisimlendirilen yapının eline geçen yargı, kendisi dışındaki tüm kesimleri düşman görmüş ve yok etmeye kalkmıştır. İlk önce 17/25 Aralık ve daha sonra 15Temmuz sürecinde bu yapının Emniyet ve Yargı üzerindeki hâkimiyeti ve girift ilişkileri açığa çıkmıştır. Bu yapı bugüne kadar kendisine engel olarak gördüğüher türlü kişi, grup ve cemaatle hasmane bir şekilde ve sistematik olarak uğraşmış, elindeki resmî gücü de kullanarak büyük zulümlere sebebiyetvermiştir. Dolayısıyla Yargı sisteminde özellikle son 15 yıl içerisinde gerçekleşen yargılamalar, temel hukuk prensiplerine göre değil de “Düşman CezaHukuku” prensibine göre yapılmıştır. Bu yapı, kendisine muhalif gördüğü kurum ve kişileri, kolluk kuvvetleriyle işbirliği içerisinde uydurma deliller vezorlama yorumlar ile cezaevlerine mahkûm etmiştir. Bugün artık bu yapının maslahatları için neler yapabileceği herkesçe malum olmuştur.” diyerek sözlerinişöyle tamamladı; “28 Şubat sürecinde ve sonraki süreçte medyanın algı operasyonunu arkasına alan yargı sistemi, düşmanlık üzere yürüttüğü tümsoruşturma ve yargılamalarda suçlu suçsuz ayrımı yapmadan tüm Müslümanlara terörist muamelesi yapmıştır.”

Mahmut Kar / Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı

Toplantıya Özgür-Der adına katılan Araştırmacı yazar Yılmaz Çakır ise; “Cezaevinde kendim dahil olmak üzere birinci derece bir yakınım kimsem yok. Ama Müslüman olmam itibariyle yakınım olması icap etmiyor. Bir sürü kardeşimin olduğunu, mağduriyet yaşadığını biliyorum. 54 yaşındayım kendimi bildim bileli bu sistenİslam’ı ve Müslümanları hep aşağıladı. İslami kimliği ortaokul seviyesinde tercih etti. Bunun dozajı farklı olmakla birlikte Ak Parti dönemi de dahilolmak üzere İslam ve Müslümanlık hep ötelendi hep aşağılandı. Buna şahidiz. dedi.Çakır; “Olağanüstü Mahkemelerin yargılamış olduğu mağdur, mazlum Müslümanlar için bizim talebimiz yeniden yargılanlarıdır. Özgür-Der olarak talebimiz de budur.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Araştırmacı-Yazar Yılmaz Çakır / Özgür-Der

Toplantının tek bayan konuşmacısı Yargı Mağduru Semiha Demir; “Benim eşim İslami hassasiyetinden dolayı 16 yıldır cezaevinde. Hastalığı kronikleştiği için Erzurum Hastanesi “sürekli hasta” diye rapor verdi. Ankara Numune hastanesi ise“sürekli hasta değildir” diye rapor verdi. Bunlar Allah’tan korkmayan doktorlar.” diyerek Cumhurbaşkanı'nın konuşmalarından umutlandığını belirten Demir sözlerini şöyle tamamladı; “Ben ve çocuklarım yıllar yılı zindan yollarında sürüklendik. Bir saat görüşmek için 24 saat yola gidenler var. Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklama bizi umutlandırdı. Daha önce de umutlanmıştık ama umutlarımız hep kırıldı. İnşaAllah bu sefer olmaz. Sevdiklerimize kavuşuruz.”

Semiha Demir / Mağdur Eşi

Toplantıya katılan bir diğer konuşmacı Akdav Vakfın’dan Nurettin Kaya ise; “Çözüm süreci olduğunda bekliyorduk ki Müslümanlar için de bir yasal düzenlemeler olsun.İslami davalar genelde PKK ile özdeşleştirildi ve ertelendi. Şuanda da FETÖdavalarıyla endekslenmesiyle karşı karşıyayız. Halen 25 yıldır yatan kardeşlerimiz FETÖ davalarıyla aynı tutularak mağduriyetleri giderilmemektedir.” dedi.

Akdav Vakfı / Nurettin Kayan

Toplantının bir diğer konuşmacısı ise Avukat Necip Kibar’dı. Kibar Hizb-ut Tahrir davalarına değinerek sözlerine şöyle başladı.”Hizb-ut Tahrir davasında daaçıkça hukuk ihlali var. Cebir ve şiddet “terörle mücadele” kanunun temelesasıdır. Ellerine bir toplu iğne dahi almamış insanlar bugün ellerine sankikeleş almış, bomba almış, molotof almış gibi değerlendirilerek “terörle mücadele kanunundan” yargılandı.” Kibar Türkiye’deki yargı sisteminin Kemalist Yargı ve FETÖ yargısına teslim edildiğini belirterek sözlerine şu ifadelerle son verdi; “Türkiye’de bir Kemalist yargı vardır. FETÖ gladyonun ikinci versiyonudur. Amerika Kemalist sol’u beğenmemiş ve başka bir versiyonla hareketetmiştir. FETÖ budur. 2000 öncesi kim vardı? Kemalist yargı vardı. Biz bunların mağduruyuz.”

Avukat Necip Kibar

Toplantının diğer bir konuşmacısı Fatih Akıncılar Derneği Başkanı Sayın Mehmet Şahin ise; “Şu anda cezaevinde 16 yıldır yatan arkadaşlarımız var. Umut davasında 16 yıldır yatan arkadaşlar var. Ve bunun ucu açık. Ağırlaştırılmış müebbet cezası aldılar. Eğerbir şey olmazsa ölünceye kadar yatacaklar.” diyerek Özelde yapılan çalışmalardan bahsetti. Şahin; Yaklaşık 8-9 aydır “Cezaevinde Kardeşlerimiz Var” başlığı altında bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışma belli bir noktayageldi. Öncelikle hedefimiz: Cezaevindeki kardeşlerimize unutulmadıklarını hatırlatmak oldu. Gelen mektuplardaki ifade aynen şu şekilde: “Ben 25 yıldırcezaevinde yatıyorum. İlk defa benim ailemin, tanıdıklarımın dışında bir Müslüman bana mektup yazıyor. Hiçbir şey yapamasanız bile bu bile benim için yeterlidir” diyor. Cezaevinde görüştüğümüz Müslümanların, “bizi affedin” diyebir dertleri yok. Onlar mağdur olduklarını ve bu mağduriyetin giderilmesini hükümetten bekliyorlar.” dedi.

Fath Akıncılar Derneği Başkanı / Mehmet Şahin

Oturuma katılan Mazlumder’den Avukat Kaya Kartal ise “Yaşanan sessizlik içerisinde Müslümanlar kendilerine ceza veren Hakimlerle birlikte cezaevinde tutulmaya devam ediyor. Müslümanların durumunu anlatan bir karikatür vardı. Birisi eski mahpusa soruyor: Cezaevine neden düştün? Diyor ki; Hoca’ya FETÖ dediğim için. Eski mahpus da ona soruyor; Sen neden düştün? Diyor ki; FETÖ’ye Hoca dediğim için. Yaşadığımız şey bu! Ancak Müslüman mahpuslar sorunu sadece 2000 sonrasıyla alakalı bir durum değil 90’lı yıllara kadar götüreceğimiz birsorundur.” dedi. Kartal sözlerine şöyle son verdi; “Türkiye’de geçmişte brifingli yargı, sonra paralel yargışimdi de olağanüstü yargıya doğru gidiyoruz. Müslüman mahpuslarla ilgili netbir şekilde yasal bir düzenleme yapılması gerekiyor. Yoksa bu mağduriyetler devam edecek.”

Av. Kaya Kartal

Yargı Mağduru Müslümanlar Hukuk Arıyor Toplantısının bir diğer katılımcısı Hayati Sedef oldu. Sedef; “Maalesef ki Müslümanlar, kurumsal olarak Müslümanların dertlerini anlamaya yönelik veya seslerini duyurmaya dönük herhangi bir girişiminde bulunmuyor. Şu andagördüğümüz üzere, yapmış olduğumuz bu çaba sadece burada haps oluyor, gündeme giremiyor, hep cılız bir ses olarak kalıyoruz, artık Müslümanların seslerini çıkarmaya yönelik yeni adımların atılması gerektiğine inanıyorum.” Diyerek Şahmerdan Sarı hocanın mağduriyetine değindi.  
Hayati Sedef

Yargı Mağduru Müslümanlar Hukuk Arıyor Toplantısında HüdaPar İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük bir konuşma yaptı. Elibüyük; “15 Temmuz öncesi yaşadıklarımız ortada. FETÖ’nün kumpaslar ile yüzlerce Müslüman hâlâ cezaevinde. Hukuk komisyonumuzun yaptığı tespitlere göre bu kararların altında imzası olan 70 ile 80 arasında hakim var. Biz hükümetten af değil, adil bir yargılanma istiyoruz. Bu süreçte başta STK’lara ve hepimize büyük görevler düşüyor.” dedi.

Hüda Par İstanbul İl Başkanı / Erdal Elibüyük

Yargı zulmüne maruz kalmış bir diğer konuşmacı Araştırmacı Yazar Burak Çileli ise; “Ben 12 sene cezaevinde kaldıktan sonra Anayasa mahkemesinin “Adil Yargılama” kapsamında tahliye oldum.” diyerek konuşmasına şöyle devam etti;

“Görgü şahitlerinin bizim lehimize ifadesine, hiçbir delil olmamasına ve süreç içerisinde hep lehimize gelişmeler yaşanmasına rağmen ağırlaştırılmış müebbet cezası verdiler. 10 yıl sürüncemede bırakılan biryargılama neticesinde 14 Ağır Ceza Mahkemesinin önce Kemalistlerden sonra da FETÖ’cülerden temizlenmesiyle beraat ettik. Sayın Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz direnişinin sembolü olmuş Rahmetli Şehidimiz Halil Kantarcı için duygulu birkonuşma yapıp kendisiyle ilgili şiiri okudu. Unutulmasın ki, Halil Kantar cışehit olduğunda hâlâ örgüt üyeliğinden yargılanıyordu. Halil Kantarcı’yı tanırım, camiamızdandır. Sadece kendi camiamız değil bütün mağdur ve mazlum Müslümanlar için söylüyorum; cezaevindeki her bir Müslüman Halil Kantarcı’dır.”

Araştırmacı Yazar Burak Çileli

Toplantıya katılan Araştırmacı Yazar Abdulkadir Şen ise; “Yargızulmüne karşı çıkmak hukuki bir sorumluluktur. Bizler için bu öncelikle birkardeşlik hukuku, akide bağı ve İslami bir sorumluluktur.” diyerek konuşmasına şöyle devam etti; “Hizb-ut Tahrir, “silahlı mücadeleyi” kabul etmediği ve birçok Avrupa ülkesinde çalışması olduğu halde burada (Türkiye) onlar daha mağdur edilmektedir. Mustazaflar camiası, Malatyalılar davası ve 28 Şubat sürecinde çokça mağdur edilen bir kesim var. Bütün bunlardan farklı olarak Paralel yapının hedef listesinin ilk sırasında, küresel güçlere yaranabileceği ve küresel bir aygıt olarak gördüğü el-kaide davaları vardır. Kendileri gibi düşünmeyen herkese zulmettiler ama el-kaide adı altındaki tutuklamalar onlariçin sembolik bir anlam ifade ediyordu.”

Araştırmacı Yazar Abdulkadir Şen

Toplantıya katılan Şahmerdan Sarı hocanın Avukatı Sayın Hüseyin Kurşun ise; “Bir düşünceve fikri engellemenin en hileli yolu o fikir ve düşüncenin kabul ettirilme koşullarını ortadan kaldırmaktır. Demokratik rejimlerin mevzuatlarında yer alanterörle mücadele kanunları, demokratik rejime aykırı düşünce ve fikirleri savunan kişi ve grupları ” terör örgütü” kapsamında değerlendirerek yargılamaktadır. Yargılamayı yapan hakim ve savcıların görevlerine Cumhuriyetin temel nitelikleri olan laiklik ve demokrasiyi koruma adına yemin ettirilerek başlıyor. “Cumhuriyet savcılığı” makamının asli görevinin demokrasi velaikliğe aykırı görüş ve fikirlere karşı Cumhuriyeti korumaktır. “Bu davalarda yargılama yapan hakim ve savcıların tarafsız olduğunu kim iddia edebilir?” diyerek Bu sorunların nedenini dün derin devlete bugün FETÖ’ya bağlamak başlı başına yeterli değildir.” dedi. Kurşun Sözlerine şu ifadelere değinerek son verdi; “Bu illegal yapılar sadece ideolojik olan terörle mücadele yasasını ve bu ideolojinin muhafızlığını yapan hakim ve savcıları İslami kesimi yok etmek için kullanmışlardır. İslam dinini ötekileştiren laik ve demokratik hukuk düzeni devam ettiği sürece bu mağduriyetler devam edecektir. Hükümetlerin değişmesi bu anlamda bir şeyi değiştirmemektedir.”

Avukat Hüseyin Kurşun

 

Katılımcılarınkonuşmalarını tamamlamasının ardından toplantıyı organize eden Hizb-ut TahrirTürkiye Medya Ofisi tarafından sonuç bildirgesi yayınlandı.

Açıklayı okumak için tıklayın:
https://yargizulmunedurde.org/d/268/yargi-magduru-muslumanlar-hukuk-ariyor

Sosyal medyada paylaş: Facebook Twitter WhatsApp Telegram


Hakkımızda

Bu kampanya yıllardır yargı zulmüne maruz bırakılan Hizb-ut Tahrirli Müslümanların yaşadığı zulümlere dikkat çekmek için başlatılmıştır.


[email protected]

0312 229 77 91



Son Güncellenenler


Network Yazılım