Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5 Kişi Hakkında Hak İhlali Kararı Verdi (10. Karar) Genel Kurul

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5 Kişi Hakkında Hak İhlali Kararı Verdi (10. Karar) Genel Kurul
Sosyal medyada paylaş: Facebook Twitter WhatsApp Telegram

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5 Kişi Hakkında Hak İhlali Kararı Verdi (10. Karar) Genel Kurul

Anayasa Mahkemesi, Hizb-ut Tahrir üyeleri; İbrahim ER, İsmail ÖZCAN, Mehmet Sena ARAT, Nazif KAHRAMAN, Nihat KURTARAN hakkında yerel mahkemelerce ve Yargıtayca verilen kararlarda hak ihlali yapıldığına hükmetti.

Anayasa Mahkemesin Genel Kurulu'nun hak ihlali verdiği karardan dikkat çeken başlıklar;

- Bazı ilk derece mahkemelerinin yapılan bu başvurular sonrasında yeniden yargılama taleplerinin kabulüne karar verdiği ve kişiler hakkında yeniden bir değerlendirme yaptığı anlaşılmıştır.

- Başvurucular; Hizb-ut Tahrire üye oldukları gerekçesiyle cezalandırıldıklarını, anılan oluşumun şiddet yanlısı bir örgüt olmadığı için terör örgütü sayılamayacağını, Anayasa Mahkemesinin Yılmaz Çelik kararıyla söz konusu iddialarının açığa çıktığı belirtmiştir. Bu açıklama sonrasında başvurucular, Anayasa Mahkemesinin bu nitelikteki ihlal kararları sonrasında yargılamanın yenilenmesi talebiyle derece mahkemelerine başvurduklarını ancak taleplerinin gerekçesiz ve hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini belirtmiş ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

- Somut olayda başvurucuların temel şikâyeti yargılamanın yenilenmesi talebinin derece mahkemelerince kabul edilmemesidir. Bu nedenle somut olayda asıl yargılamaya yönelik bir şikâyetin söz konusu olmadığı, başvurucuların iddialarının yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmemesine ilişkin olduğu sonucuna varılmış ve bu kapsamda bir inceleme yapılmıştır.

- Başvurucuların yeniden yargılama talepleri Anayasa Mahkemesinin bir ihlal kararına dayanmaktadır. Bu çerçevede yapılan incelemede ise başvurucuların Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına dönük yeniden yargılama taleplerinin başvurunun esasına ilişkin bir değerlendirmeyi gerektirdiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla somut olayın koşulları altında kabul edilebilirlik incelemesinin başvurunun esasıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

- Anayasa'nın 153. maddesinin altıncı fıkrasında; Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı hüküm altına alınmıştır. 6216 sayılı Kanun'un 66. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da aynı hükme yer verilmiştir. Anılan hükümlerde, Anayasa'nın 138. maddesinden farklı olarak Anayasa Mahkemesi kararlarının yargı organları yönünden de bağlayıcı olduğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla bireysel başvuruya ilişkin olanlar da dâhil  olmak üzere Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına dair bir tereddüt bulunmamaktadır.

- Genel olarak yargı kararlarının, özel olarak da Anayasa Mahkemesi kararlarının ilgili kamu makamlarınca yerine getirilmemesi veya icrasının geciktirilmesi bireyin yaşamı ve devletin işleyişi üzerinde gözardı edilemez derin etkiler bırakır. İlk olarak yargı kararlarının yerine getirilmemesi hâlinde bireylerin yargı kararıyla kendilerine sağlanan hak ve özgürlükleri kullanabilmeleri mümkün olmaz.

- Bir mahkemenin verdiği bağlayıcı nitelikteki bir kesin kararın daha sonra diğer mahkemeler veya kamu gücünü kullanan diğer bir devlet organı tarafından işlevsiz hâle getirilmesi, adil yargılanma hakkının sağladığı güvenceleri de ortadan kaldırır. Bu bağlamda hiç kuşkusuz Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararların icra edilmemesi adil yargılanma hakkının açık ve ağır bir şekilde ihlali anlamına gelmektedir.

- Temel hak ve özgürlüklerin ilk elden kamu makamları ve derece mahkemeleri tarafından korunması gerekir.

- Bu kapsamda son olarak belirtilmelidir ki Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bir ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmemesi daha önce verilen ihlalin devam ettiği anlamına gelir. Bu bakımdan Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmediğine ilişkin iddiaları incelemek de bireysel başvuruları incelemeye yetkili olan Anayasa Mahkemesinin görev alanına girer. Aksinin kabulü, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı içinde yer alan temel hak ve özgürlüklerin bireysel başvuru yolu ile etkili bir şekilde korunmasını öngören Anayasa hükümleri ile bağdaşmaz. Ancak Anayasa Mahkemesince yapılacak bu inceleme, olayların baştan itibaren yeniden değerlendirilmesi şeklinde değil Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ihlal kararının gereklerinin yerine getirilip getirilmediği ile ilgili sınırlı bir inceleme olacaktır.

- Anayasa Mahkemesi Yılmaz Çelik (aynı kararda bkz. §§ 45-62) kararında, esas olarak derece mahkemelerinin kararlarında Hizb-ut Tahririn bir terör örgütü olarak kabul edilmesine ilişkin olarak yeterli bir değerlendirme yapılmadığını ve derece  mahkemelerinin bazı şablon cümlelerin tekrarı görünümünde olan kararlarını hangi temele dayandırdıklarını yeterince açık olarak belirtmediklerini tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi ilave olarak derece mahkemelerinin ve Yargıtayın Hizb-ut Tahririn bir terör örgütü olup  olmadığına yönelik hiç değilse bir kere değerlendirmede bulunması, gerekçelerini başvurucunun temel iddiaları ile mahkemelerin resen tespit edecekleri ve yargılamanın doğasının gerektirdiği sorulara cevap verebilecek nitelikte hazırlaması gerekirken bunu yapmadıkları sonucuna ulaşmıştır. Mahkeme bu gerekçeyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

- Somut olayda başvurucular, Yılmaz Çelik ve devamında verilen aynı nitelikteki bazı Anayasa Mahkemesi kararlarına dayanarak Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesine yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucuların aynı taleplerinin daha önce incelendiği gerekçesi ile başvurucuların taleplerini reddetmiştir.

- Anayasa Mahkemesinin Yılmaz Çelik kararında yaptığı değerlendirmelerin benzer durumda olanlar yönünden etki doğuracağı muhakkaktır. Nitekim Yılmaz Çelik kararı sonrasında birçok mahkemenin yargılamanın yenilenmesi taleplerini kabul ederek kişiler hakkında yeniden bir değerlendirme yaptığı ve beraat kararları verdiği anlaşılmıştır (bkz. 24). Oysa somut olayda ilk derece mahkemesi herhangi bir gerekçe ortaya koymaksızın başvurucuların taleplerini Anayasa Mahkemesinin kararlarını da görmezden gelerek reddetmiştir.

- Önemle belirtilmelidir ki Anayasa Mahkemesinin Yılmaz Çelik ve devamında verdiği aynı nitelikteki kararlardan sonra bugüne kadar Türk yargı sistemi içerisinde Hizb-ut Tahririn neden bir terör örgütü olarak kabul edildiğine ilişkin bir değerlendirmenin yapılmadığı, meselenin Anayasa Mahkemesince ortaya konan kriterler gözetilerek çözüme kavuşturulmadığı anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ihlal kararının gereklerinin derece mahkemelerince yerine getirilmeyerek başvurucuların cezalarının infaz edilmeye devam edilmesi daha önce verilen ihlalin devam ettiği anlamına gelmektedir.

- Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin Yılmaz Çelik ve devamında verdiği aynı nitelikteki ihlal kararlarının gereklerinin yerine getirilmediğine ilişkin iddiaları incelemek de bireysel başvuruları incelemeye yetkili olan Anayasa Mahkemesinin görev alanına girer.
- Somut olayda Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılama talebini başvurucuların aldıkları cezanın sonucunu değiştirebilecek iddialarına herhangi bir cevap vermeden reddetmiştir. Hizb-ut Tahririn bir terör örgütü olup olmadığına yönelik değerlendirme içermeyen her kararın adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlali sonucunu doğuracağı açıktır.
- Sonuç olarak somut olayda başvurucular tarafından ileri sürülen ve yargılamanın sonucunu değiştirme ihtimali bulunan iddiaların dikkate alınmaması ve gereği gibi değerlendirilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

- Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5 Kişi Hakkında Hak İhlali Kararı Verdi (10. Karar) Genel Kurul

Sosyal medyada paylaş: Facebook Twitter WhatsApp Telegram


Hakkımızda

Bu kampanya yıllardır yargı zulmüne maruz bırakılan Hizb-ut Tahrirli Müslümanların yaşadığı zulümlere dikkat çekmek için başlatılmıştır.


[email protected]

0312 229 77 91



Son Güncellenenler


Network Yazılım